Her insanın hayatında bir dönüm noktası vardır; kimi için bu bir kayıp, kimi için bir ilham anıdır. Benim için o ilhamın adı Mustafa Kemal Atatürk oldu. Bugün 10 Kasım… Yalnızca bir vefat yıl dönümü değil, aynı zamanda bir milletin düşünceyle yeniden doğduğu, bir fikirle yeniden dirildiği gün.
Benim bugün yazdığım her kelime, attığım her adım, kurduğum her hayal; Atatürk’ün miras bıraktığı düşünce gücünün bir yansımasıdır. “Fikirlerimin İzinde” adını taşıyan bu blog, aslında onun izinde yürümemin en sade ama en anlamlı ifadesidir. Çünkü benim fikirlerimin kaynağı, özgürlüğü akılla, ilerlemeyi bilimle, bağımsızlığı karakterle tanımlayan bir liderin mirasıdır.
Atatürk, sadece bir komutan değil; bir medeniyetin düşünsel yeniden doğuşunun mimarıydı. Türkiye bugün hâlâ onun fikrinin izinde ilerliyorsa, bu onun bize bıraktığı en büyük miras olan aklın rehberliğidir. O, bir milleti “nasıl yaşaması gerektiğini” değil, “nasıl düşünmesi gerektiğini” öğretti. İşte o yüzden ben, her başarı hikâyemde, her dönüm noktamda, her mücadelemde onun etkisini hissediyorum.
Benim bugünkü duruşum, kararlılığım ve vizyonum, bir zamanlar onun gösterdiği ışığın devamıdır. O ışık sadece geçmişi değil, geleceği de aydınlatıyor. Eğer bugün bu ülke hâlâ ayağa kalkabiliyorsa, fikirle, çalışmayla ve inançla büyüyebiliyorsa, bu onun vizyonunun zaman ötesi gücündendir.
Atatürk’ü anmak, sadece bir tarih sayfasını çevirmek değildir. Onu anlamak; aklı, bilimi ve vicdanı pusula edinmektir. Ben, bu pusulanın yön gösterdiği her adımda, onun yolunda olmaktan onur duyuyorum.
Çünkü o, bir yüzyılı değil, bir milleti inşa etti.
Ve bizler, onun fikirleriyle geleceği inşa etmeye devam edeceğiz.
“Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır; fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”
— Mustafa Kemal Atatürk
Onun ışığında, onun yolunda…
10 Kasım’da değil, her gün fikirlerinde yaşatmaya devam edeceğim.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder