Bloguma hoş geldiniz. Her hafta, düşüncelerimi kelimelere döktüğüm yeni bir yazıyla buradayım.
Powered By Blogger

Öne Çıkan Yayın

📌 Fikirlerimin İzinde: Kendi Yolumda, Kendi Sesimle

 Ben bu blogu, her iki durumda da susmamayı, iç sesimi bastırmamayı seçtiğim gün açtım. "Hayat bazen sana durman gereken yeri söyler, b...

Depreme Karşı Toplumsal Uyanış Serisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Depreme Karşı Toplumsal Uyanış Serisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Perşembe, Nisan 24

Depreme Karşı Toplumsal Uyanış Serisi

 

Yerin Altında Unutulmuş Bir Hafıza Var!

Bir sabah ansızın uyanırsın. Kahveni alırsın eline. Her şey sıradan görünür: Balkon, karşı binanın duvarındaki çatlak, sessizce geçen zaman... Ta ki yerin altındaki o derin sızı, kendini hatırlatana kadar.

Deprem bir doğa olayı değildir.
Deprem, unutulmuş bir gerçekliğin aniden bağırmasıdır.

Hatırlamak Cesaret İster

Biz, her şeyin üzerini hızla kapatan bir toplum olduk.
Binanın üzerini sıva ile, geçmişin üzerini suskunlukla, tehlikenin üzerini duayla örtüyoruz.

Ama deprem örtülmez.
Çünkü o, yerin altındaki yüzleşmedir.

Deprem, bir suçlu değil. Ama bir delildir.
Ve biz o delilin gösterdiği yerden kaçtıkça, büyüyen bir utanç tablosuna dönüşüyoruz.

Sorun Fay Hattı Değil, Farkındalık Eksikliği

Deprem değil;
– Kaçak katlar öldürüyor.
– Ruhsatsız bina planları öldürüyor.
– Betonla aramızdaki yozlaşmış bağ öldürüyor.
– “Nasıl olsa bana denk gelmez” düşüncesi öldürüyor.

Yıkılan sadece yapılar değil;
Bilinçtir. Hazırlıktır. Umuttur.

Kırılgan Kentler, Kırılgan Zihinlerden Doğar

Şehir dediğin sadece yollar, binalar, köprüler değildir.
Bir şehrin altına sinmiş olan korku, onun üstünü ne kadar ışıkla donatırsan donat, yine de seni karanlıkta yakalar.

Biz, fay hatlarının değil;
boş verilmişliğin ortasında yaşıyoruz.

"Deprem Gelirse Ne Olur?" Diye Sormayın Artık.

Doğru soru şu:
“Depremden önce biz ne olduk?”

  • Toplum olarak ne kadar hazırız?

  • Kaç aile gerçekten tahliye planını biliyor?

  • Kaç çocuk, deprem çantasının ne olduğunu öğrenerek büyüyor?

  • Kaç yöneticinin masasındaki öncelik listesinde “afet yönetimi” ilk 3’e giriyor?

-Zihinsel Dönüşüm Olmadan, Hiçbir Dönüşüm Gerçekleşmez

Kentsel dönüşüm mü?
O kelime bile artık yorgun.
Bizim ihtiyacımız olan şey: Kültürel dönüşüm. Toplumsal uyanış.

Bu bir bina yenilemesi değil, bir bakış açısı yenilemesidir.
Bu bir mühendislik çalışması değil, bir vicdan mühendisliğidir.

Ve Artık Bu Ses Yükselmeli

Deprem çanları yalnızca sirenlerle duyulmaz.
Bazen bir çocuğun sessiz korkusunda,
bazen yaşlı bir kadının “çıkamam ki evden” cümlesinde duyulur.

Bizim yapmamız gereken:
Sadece binaları değil, birbirimizi ayakta tutmak.

Ve bunu yaparken, sadece inşa değil, inanç da üretmek.


 Son Sözüm:

“Deprem, doğanın sesi değildir.
O, insanın unutulmuş sorumluluğunun yankısıdır.”

Bugün değilse ne zaman?
Biz, bu yankıyı duymaya ne zaman cesaret edeceğiz?