Bir yöneticinin başarılı olup olmaması, yalnızca yaptığı işin niteliğine değil, aynı zamanda takımını nasıl yönettiğine de bağlıdır. Yöneticilerin en çok yaptığı hatalar, bazen farkında bile olmadan organizasyon el verimliliği ciddi şekilde etkileyebilir. Kendi yöneticilik deneyimlerimden yola çıkarak, yöneticilerin sıkça yaptığı 5 hatayı ve bunlardan nasıl kaçınılacağına dair önemli ipuçlarını paylaşmak istiyorum. Ayrıca, bu süreçte bana rehberlik eden kitaplardan da alıntılar yaparak, yöneticilerin bu hatalardan nasıl kaçınabileceğini tartışacağım.
1. İletişim Eksiklikleri
Bir yöneticinin yaptığı en büyük hatalardan biri, doğru iletişim kuramamak ve bunun sonucunda takım üyeleriyle arada boşluklar oluşmasıdır. Benim yöneticilik yaptığım dönemde, işin yoğunluğu bazen takım üyelerime gerektiği gibi geri bildirimde bulunmamı engelliyordu. Bu da, takım üyelerinin neyi doğru yaptıklarını ya da hangi alanlarda geliştirmeleri gerektiğini bilmemelerine yol açıyordu.
Leaders Eat Last (Liderler Sonra Yer) adlı kitabında Simon Sinek, "İyi bir lider, takımına sadece iş vermez, aynı zamanda onlarla etkili bir şekilde iletişim kurarak, onların gelişimine katkı sağlar" diyor. Bu sözü, yöneticilik kariyerimde daha fazla dikkat ettiğim bir prensip haline geldi. Etkili bir iletişim, takımın birlikte uyum içinde çalışmasına ve hedeflere doğru ilerlemesine yardımcı olur.
Çözüm: Takımınıza açık ve düzenli geri bildirimde bulunun. Ayrıca, yalnızca söyledikleriniz değil, aynı zamanda dinlediğiniz de çok önemlidir. Onlara kendilerini ifade etme fırsatı verin ve her türlü soruyu açıkça sormaktan çekinmeyin.
2. Mikro Yönetim
Mikro yönetim, pek çok yöneticinin farkında olmadan yaptığı bir hata. Takım üyelerine güvenmeyip her adımı kendisi kontrol etmeye çalışmak, hem yöneticinin hem de çalışanların verimliliğini düşürür. Ben de bir zamanlar her ayrıntıyı kontrol etme alışkanlığını geliştirmiştim, çünkü her şeyin mükemmel olmasını istiyordum. Ancak zamanla bu yaklaşımın, çalışanların özgürlüklerini kısıtladığını ve yaratıcı düşünme kapasitelerini engellediğini fark ettim.
The Five Dysfunctions of a Team (Bir Takımın Beş Engeli) kitabında Patrick Lencioni, "Bir liderin, çalışanlarının başarıları üzerinde fazla baskı kurmaması gerekir; aksine onlara özgürlük ve güven vererek, kendi kendilerini yönlendirmelerine olanak tanımalıdır" diyor. Lencioni’nin bu tespiti, bana çalışanlarıma olan güvenimi arttırmam gerektiğini hatırlattı. Mikro yönetimden kaçınmak, ekibin daha bağımsız ve özgür bir şekilde çalışmasına olanak tanır.
Çözüm: Çalışanlarınıza güvenin ve onları yalnızca ihtiyaç duyduklarında destekleyin. Başarısızlıklarından ders almalarına olanak verin, ancak her adımı takip etmeyin. Bu, ekip üyelerinizin kendilerini daha değerli ve özgür hissetmelerini sağlar.
3. Hedef Belirleme ve İzleme Eksiklikleri
Birçok yönetici, takımına net hedefler koymakta ve bu hedeflere yönelik ilerlemeyi izlemekte zorlanır. Bu, yöneticinin odaklanmasını kaybetmesine ve takımının ne yapması gerektiğini bilmemesine yol açabilir. Ben de zaman zaman hedef belirlerken çok belirsiz kalabiliyor, takımın hangi yolda ilerlemesi gerektiği konusunda net bir vizyon çizemiyordum.
Drive (Sürüş) kitabında Daniel H. Pink, “İnsanlar, kendilerine net hedefler verilmediğinde motivasyonlarını kaybederler” diyerek, hedef belirlemenin ve bu hedeflere ulaşma sürecini izlemek gerektiğini vurguluyor. Bu kitabı okuduktan sonra, takımımın hedeflere nasıl ulaşabileceğini net bir şekilde belirlemeye ve bu hedefleri düzenli olarak izlemeye başladım. Her hedefin bir anlamı olması ve takip edilmesi, takımın işine olan bağlılığını arttırıyor.
Çözüm: Takımınıza net, ölçülebilir ve ulaşılabilir hedefler belirleyin. Bu hedeflere ulaşırken düzenli aralıklarla ilerlemeyi izleyin ve gerektiğinde strateji değişikliği yapın. Hedeflerinizin somut olması, hem takımın motivasyonunu artırır hem de başarıyı ölçmeyi kolaylaştırır.
4. Takımın İhtiyaçlarını Göz Ardı Etmek
Yöneticiler, bazen kendi iş yüklerine odaklanırken, takım üyelerinin ihtiyaçlarını göz ardı edebilirler. Ben de birkaç kez çalışanlarımın motivasyon seviyelerini gözlemlemeden, sadece işlerin düzgün bir şekilde yapılmasını ön planda tutmuşum. Ancak zamanla, takım üyelerinin gelişim ihtiyaçlarına önem vermek gerektiğini fark ettim.
The New One Minute Manager (Yeni Bir Dakika Yöneticisi) kitabında Ken Blanchard ve Spencer Johnson, "Yöneticilerin, çalışanlarıyla açık iletişim kurarak onların ihtiyaçlarını anlamaları ve onlara doğru desteği sağlamaları gerekir" diyorlar. Takım üyelerinin sadece işlevsel değil, duygusal ve psikolojik ihtiyaçlarını da anlamak, daha sağlıklı bir çalışma ortamı yaratır. Bu da hem takımın verimliliğini hem de iş yerindeki morali artırır.
Çözüm: Çalışanlarınızla birebir görüşmeler yapın, onların sadece iş performanslarını değil, genel olarak kendilerini nasıl hissettiklerini de öğrenmeye çalışın. İhtiyaçlarını anlamak, daha iyi bir iş ilişkisi kurmanıza yardımcı olur.
5. Değişime Karşı Direnmek
Değişim, iş dünyasında kaçınılmazdır. Ancak bazı yöneticiler, alıştıkları yöntemlerden ve süreçlerden vazgeçmekte zorlanabilirler. Bu, organizasyonel gelişimi engelleyebilir. Ben de zaman zaman eski yöntemlere bağlı kalarak, yenilikçi fikirleri geri çevirmiştim. Ancak iş dünyasında başarılı olmak için değişime açık olmak şarttır.
Who Moved My Cheese? (Peynirimi Kim K Move Etti?) kitabında Spencer Johnson, "Değişime direnmek, başarıyı engeller. Değişimi kucaklamak, sizi ileriye taşır" diyerek, değişimin önemini vurguluyor. Bu kitap, bana değişimle birlikte yeni fırsatlar doğduğunu ve bu fırsatları değerlendirmek için esnek olmanın gerektiğini hatırlattı.
Çözüm: Değişimden korkmak yerine, ona adapte olun. Yeni fikirleri ve yöntemleri kabul edin, esnek olun ve ekibinizi de değişime dahil edin. Bu, organizasyonunuzu daha güçlü ve dinamik hale getirecektir.
Anekdot;
Yöneticilik, karmaşık ve çok yönlü bir sorumluluktur. Bazen farkında olmadan yapılan hatalar, takımın ve organizasyonun performansını olumsuz etkileyebilir. Ancak bu hataları fark edip düzeltmek, sadece bireysel gelişim değil, takımın başarısı için de kritik önem taşır. Kendimi bir yönetici olarak geliştirdikçe, her hatadan ders aldım ve bunları nasıl önleyebileceğimi öğrendim. Liderlik, sürekli bir öğrenme sürecidir ve bu süreçte en önemli şey, takımınızı ve kendinizi en iyi versiyonlarına ulaştıracak adımları atmaktır. Eğer bir yöneticilik yolculuğuna çıkıyorsanız, bu hatalardan kaçınarak, daha güçlü bir lider olabilirsiniz.